Germir (Kermira), Osmanlı İmparatorluğu’nun yaklaşık olarak 1590-1620 arasındaki çalkantılı döneminde, Celali
İsyanları sırasında yaşana nüfus hareketinin bir sonucu olarak kurulmuştur (Grisword, 1981: 338-339). Köyün ilk
sakinleri, çevre bölgelerden gelip bu korunaklı, küçük vadiye yerleşmiş olan, dericilik işiyle uğraşan Hıristiyan Ermenilerdir;
köyün adı da, Ermenicede tabakhane anlamına gelen ‘karmir’ sözcüğünden gelmektedir. (Rizos, 1856: 72-
73; Levidis, 1885: 264)
1700 yılından sonraki bir tarihte köye az sayıda Rum da yerleşmiş, Rum nüfusu kısa zamanda artarak, Ermenilerin
ve köye kendileriyle aynı dönemde yerleşmiş olan Müslüman Türklerin nüfusunu aşmıştır. Kaynaklara göre,
1840 yılında, köydeki 400’ü Rum, 300’ü Ermeni, 100’ü Türk olmak üzere, yaklaşık 800 hane bulunuyordu (Sarkoğlu,
1959). 1899’a gelindiğinde oranların hafifçe değişmiş olduğu görülür; kayıtlara göre, o tarihte, köy nüfusu, yaklaşık olarak
3000 Türkçe konuşan Rum Ortodoks, 2000 Ermeni ve 1000 Türk’ten oluşuyordu (Sarantidu, 1899: 114-115). Fakat,
1924’teki mübadelenin hemen öncesinde, çevredeki pek çok köyde olduğu gibi, göçten dolayı Rum nüfusunda çok ciddi
bir düşüş olmuştur; kayıtlara göre, bu dönemde köyde 1000 Ermeni ve Türk yaşarken, Rum nüfusu sadece 211’dir. (Murelos,
c. II, 2004: 83)
Rumlar, köye yerleşmelerinden itibaren özellikle ticaretle uğraşmış, kısa sürede amanla önemli bir zenginlik elde etmişlerdir.
Dolayısıyla, maddi koşullar, Germir’de çok sayıda Rum okulu kurulmasını mümkün kılmış ve böylece Germir,
Kayseri ve Zincidere’den sonra, bölgenin 19. yüzyıldaki en önemli eğitim merkezi durumuna gelmiştir. Aynı dönemde,
köyde iki büyük kilise inşa edilmiş; kısmen yerin altında olan Aziz Teodoros Kilisesi 1725, iki katlı bir çan kulesi olan Panayia (Kimisis tis Teotoku) Kilisesi ise 1837 yılında ibadete açılmıştır. Bu iki kilisenin yanı sıra, üç Ermeni kilisesi, önemli
sayıda konut, bazı mağara yapıları ve küçük bir taş köprü günümüze ulaşabilmiştir.